18 Şubat 2017 Cumartesi

TKP/ML içine sızmış Beşinci kol[1] kliği faaliyetleri ve girişimleri…

Aydınlık karanlıktan, tek doğru yüzbinlerce yalandan güçlüdür!
Bağlantısızlar Hareketi
2 No’lu bildiri
18 Şubat 2017

“Kitlelere doğru söylemeye mi? Tabii ki değer.
Kitleler gerçeği bilmeli. Aldatmaktan daha tehlikeli bir şey olamaz. 
Taktiğimiz kitlelere gerçeği söylemektir.
Bizim yararımıza olmasa bile gerçekleri söylemeliyiz.
Ancak bu yolla kitleler bize güvenir…”
(Mavi Defter-Lenin: Emanuel Kazakeviç)

Ey zaman! Bizi öyle bir haklı çıkardın ki, biz üzüldük ve utandık haksız olanların pişkin, lakayt omurgasızlığından!.. 14 Aralık 2016 tarihli 1 No’lu bildirimiz ile, TKP/ML’nin kapalı kapılar arkasında kopan koltuk kavgası fırtınasını ve kısa gelecekte Partizan kitlesine faturası kesilecek olan depremi ve enkazları ifade etmeye çalışmıştık. Ne yazık ki, çok kısa bir zaman dilimi, gerek yazdıklarımızı, gerekse haberini aylar öncesinden verdiğimiz gerçekleri tanıtlamıştır. Oysa yanılmış olmayı ne çok isterdik!


2 No’lu bildirimizin hedefi “ikk-online.org” olacaktır. Hedefimizin “bu taraf” olmasının en önemli nedeni, kitleleri manipüle edecek, gerçek dışı, devrimci olmayan, yalan açıklamaların adresi olmalarıdır. Ancak bu, “diğer taraf” hakkında ki eleştirilerimizin bittiği, yok olduğu veya onların “doğru bir rotada” oldukları anlamına gelmediği gibi bizim de bir “taraf” olduğumuzu ve bu bakış açısıyla yazdığımız anlamına gelmemelidir. Ancak şu gerçeği ifade etmek gerekir ki, “Özgür Gelecek” tarafından yapılan açıklamalar, “ikk-online.org” savunucuları ve müritlerine kıyasla, tarafımızdan “nispeten daha sağ duyulu, sınıf, halk, devrim, parti vb. kaygılar taşıyan, olgun ve sorumluluk bilinci” içeren açıklamalar olarak değerlendirilmektedir! Ancak bu “taraf”a ilişkin eleştiri ve sorgularımızın bittiği, bundan kurtuldukları, onlarla uzlaştığımız anlaşılmamalıdır! Çatışmamız, sorgularımız yeri geldiğinde dişe diş sürdürülecektir.

***

Tarih, olay ve olguları kendi iktidarları için manipüle eden tetikçilerle doludur! ikk-online.org sayfası ve yazarları da bu tetikçilerden biri olmaya kolları sıvamış durumdadır! 26 ocak 2017 tarihinde ikk-online.org sayfası üzerinden yayınlanan “TKP/ML-MK” imzalı bir açıklama yayınlandı. Ardından 2 şubat 2017 tarihinde “TKP/ML’ye bağlı komitelerden Açıklama: GYDK hizbine karşı tavrımızdır!” başlığı altında ikinci bir açıklama yapıldı. Biz bu açıklamaları kısaca çözümlemeye çalışıp kamuoyuna “ikk-online.org” üzerinden yayın yaparak kendisini “TKP/ML iradesi” olarak ifade edip kitleleri manipüle etmeye ve iktidarını dayatmaya kalkan bu kliğin niyetini deşifre etmeye çalışacağız.

***

Önce ikk-online.org sayfasına birkaç söz;
Bilindiği üzere İşçi Köylü Kurtuluşu (İKK) yayını, TKP/ML’nin ileri sempatizanlarına, örgütlü kitlesine yönelik düzenlenen yarı illegal bir yayın organıdır. Çıkarıldığı taktirde her önüne gelene verilmez, yalnızca örgütlü kesime verilir. Oysa bugün, bu yayın organın ismi TKP/ML içerisine kümelenmiş beşinci kol faaliyetçileri tarafından kullanılarak kitleler üzerinden bir saygınlık elde etmeye çalışılıyor. Açıklamamızın ulaştığı herkese duyururuz ki, bu kimseler objektif olarak TKP/ML içerisinde beşinci kol faaliyeti yürütmektedirler. Bu kimselere karşı bu hareketin kitlesi devrimci uyanıklığı elden bırakmamalıdır. Bu hareketin kurumları ve yayın organları 45 yıldır olduğu gibi bugün de bellidir. ikk-online.org TKP/ML içinde beşinci kol görevi görmek amaçlı açılmıştır!

***

26 ocak 2017 tarihli “TKP/ML-MK” imzalı açıklamaya Partimiz içinde, bir süredir örgütsel sorunlar eksenine oturmuş ideolojik-politik bir mücadele söz konusudur.” Denilerek başlanılmıştır. Kamuoyuna seslendikleri daha ilk sözcükleriyle söylemeye başladıkları yalan, son söze dek sürmüştür. İlk sözcüklerini okuduğumuzda bu kişilerin sınıf, kitleler, devrim ,parti vs. kaygılarının olmadığını anladık. Yine uzunca yazılarında sıklıkla vurguladıkları “ideolojik-politik bir mücadele söz konusu” dedikleri noktaları açıklamamışlardır! Açıklayamazlar! Çünkü kendilerini TKP/ML kitlesine “beni tanıyacaksın, irade benim” diyerek dayatan bu klik ve onların müritliğini yapanlar, üfürdükleri “ideolojik-politik” boş bir balonla “siyasi” bir kılıfla niyetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Bizler bu hareketin kitlesi olarak, yapılan bu açıklama da ki “ideolojik-politik bir mücadele”ye tanık olmadık! Gerek iç yayın organlarından, gerek toplantı raporlarından, gerekse çeşitli organlar düzeyinde yapılan toplantılarda bununla karşılaşmadık. Bu iddiayı ortaya atanlar, bunu somutlamakla, belgelemekle yükümlüdürler. Örgütsel iktidar kavgasının dışında, tarafların birbirleri hakkında çeşitli tekil kişiler ve organlarla yazışmalarının, iddialarının ötesinde her hangi bir “ideolojik-politik” olgu üzerinde tartışma yürütülmemiştir. Bu açıklamanın muhatapları açıktan devrimcilere ait olmayan bir kültür ve anlayışla yalan söyleyip insanları kandırmaya çalışmaktadırlar.

Kalinin yoldaş “…Kitleleri aldatamazsınız; insanlar birinin ikiyüzlülük yaptığını görürlerse ona bir daha hiç inanmazlar.” der. Biz kitlelere sizlerin gerçekliğinizi, niyet ve düşüncelerinizi anlatmaya devam edeceğiz. Merceğimiz üzerinizde! Bu öyle bir mercek ki, yeri geldiğinde güneş gördükçe sizi kızartacak, yakacak, cehennem ateşleri yaşatacak, yine yeri geldiğinde doğum lekelerinize kadar büyütüp açığa çıkaracaktır. Neden mi? Bu hareket için bedel ödemiş, emek vermiş insanlar olarak emeklerimizin, ödediğimiz bedellerimizin üzerinde Osmanlı işgal orduları misali talanınıza izin vermeyeceğiz.

Ancak, kendi iddialarının altını dolduramayan bu kişilerin “ideolojik-politik” farklılıklarını, hangi ideolojik dereden su içtiklerini ve amaçlarını yazımızda ortaya koyacağız.

Açıklamalarına Partimiz bir süredir bir önderlik krizi ve devamında bir örgütsel kriz içerisindedir.” Bu ifadeye katılmamak mümkün değil. Ancak sorulmalıdır; neden “önderlik krizi” yaşıyordunuz? Biz yanıtlayalım; Avrupa’da Nisan 2015 tarihinde yapılan operasyonlardan dolayı. Peki “önderlik krizi” yaşayan bir hareketin en öncül ve birincil sorunu nedir? Şüphesiz önderliğini yeniden tesis etmektir. Yitirilenlerin yedekleri atanarak bu aşılmaya ve ciddi bir “kriz” yaşanmadan önlem alınmaya çalışılır. Ancak ikk-online.org üzerinde yayın yapanlar ne yapmışlardır? Ellerinde ki güç ve yetkileri kullanarak yedekleri atamak yerine atamamış, Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH)’ye atılan imzayı bir an önce, özünde ki şovenist tutumunu gizlemeye çalışarak “programımıza aykırı” deyip geri çektiğini ilan etmiştir. Bu noktaya geleceğiz, ancak öncelik sıralamasına göre gitmekte fayda var.

Keza sorun yalnızca bu değil. Bu sorunların öncesi YN’de oturup illegal partinin kural ve disiplinlerini hiçe sayarak, partinin Ortadoğu gücünün YD ile yazışmalarını, hakkınızda ki şaibeli iddia ve durumlara ilişkin notları yedekleyip, (3 ay beklettikten sonra) hiç bir şeyden haberiniz yokmuş gibi adreslerine gönderdiniz. (Bu yazışmaları onaylamamak, yanlış ve işleyiş bakımından suçlu bulmakla birlikte, burada sizin tavrınızı değerlendirdiğimiz için yazışmalara girmeyeceğiz. Girmeyişimiz onları olumladığımız anlamına gelemez!) Sizin ifadenizle “kimin nasıl hareket edeceğini beklediniz”! Ne zaman ki Avrupa’da Nisan operasyonları oldu, ‘önderlik’ darbe aldı, “önderlik krizi” yaşanmaya başlandı, YD ve Ortadoğu’da konumlanan güçlerin ipini çekmek için bu yazışmaları ileri sürdünüz!

YN’de bırakıldıktan sonra  bu not adresine gönderildi. O dönem YN’de bulunan HBDH’de imzayı çekmeye karşı olan yoldaş, siz beşinci kolcu klik tarafından tecrit edilmişti. Kavgada ısrarlı bu yoldaş, sizlerden de gizlenmek zorunda kalınan çok özel bir devrimci operasyonla, Parti emekçileri tarafından görev alanına geçirildi. Bu sürece tanıklık edenlerin hafızasında iki özel şey kaldı; birincisi beşinci kol kliğinin şefinin “ben isteseydim onun geçişini engellerdim” demesi, ikincisi ise bu yoldaşın görev alanına gitmesinin ardından burjuva medya da fotoğrafıyla birlikte hakkında haber yayınlanmasıdır. Bunları not düşmeyi devrimci bir sorumluluk görüyoruz!)

Yani önemli bir örgütsel darbe almanın hemen ardından bu hamleler siz tarafından gerçekleştirildi! Partiyi daha büyük bir krize sürüklemek, bölüp parçalamak için beklenen zaman anlaşılan operasyon zamanıydı! Bu yazışmalar geçmişten günümüze dek, bu partinin ileri kadroları olan bir çok yoldaşın hakkınızdaki önemli ve şaibeli iddiaların devamından başka bir şey değildi. Siz, bu iddiaların farklı bölgeler arasında ki yazışmalarını okuyor, yedekliyor, adreslerine gönderiyorsunuz ama hiç bir şey yok gibi davranarak açıktan fırsat kollayarak adeta bir kontra tutumu içine girip, yazışmaların muhataplarını kliğinizle birlikte tasfiye etme planları yaptınız.

Bunun en uygun koşulları ise, hiç de tesadüf olmayan Avrupa operasyonlarının hemen ardından yaptınız! Oysa, kendisi hakkında şaibeli iddiaların yazışmalarına tanık olan bir devrimci, kendisini parti iradesine sunar. Soruşturma ister. Gereklerinin kendisi ve iddia sahipleri açısından yerine getirilmesi için çaba sarf eder. Bunları bilmeyecek kadar bu parti de yeni olmayan siz, aksine uygun zaman ve koşullarını bekleyerek iddia sahibi kişi ve bölgeleri tasfiye planlarıyla hareket ettiniz. Bu gün ise bu kesimleri “hizipçi, disiplinsiz, Menşevik, darbeci vs.” ile suçluyorsunuz! Böyle yapmanız, sizinle ilgili geçmişten günümüze dek bir çok kişi tarafından ileri sürülen şaibeli iddialardan sizi arındırmaz, aklamaz! Tüm bunlara ve çeşitli tarihlerde hakkınızda yapılan iddialara ilişkin yazılacak çok şeyler var. O kadar çoktur ki bir kitap boyutlarını bulabilir! Hakkınızdaki iddialar gerçek veya değil ama iddiaların soruşturulmasına engel olacak çıkışlar sergilemeniz, hatta işi örgütü bölüp parçalamaya kadar götürmeniz düşündürücüdür! Şimdilik bunları geçiyoruz. Ancak hakkınızda ki hiçbir iddia ve şaibeli yan ortadan kalkmamaktadır! Bunca şaibe ve iddialara karşın yıllardır hakkınızda derli toplu soruşturma yürütemeyip, sizi en kritik noktalarda konumlandıran, ne yazık ki yine bu parti gerçekliğidir. Sizden çok, partinin ve sizi konumlandıran yoldaşların oportünist, liberal, disiplinsiz, ilkesiz, uzlaşmacı, pragmatist tutumu mahkum edilmelidir. Bu, başka bir yazım konusu olduğundan geçiyoruz.

HBDH’ye imza atıldığından bu yana parti içerisinde kimi kesimlerce bu ittifak biçimi eleştirilere maruz kalmıştır. Biz de bu eleştirilerin bir tarafı olduk ve Kürt halkıyla dayanışmaya, onlarla birlikte savaşmaya evet, ancak bir an olsun ideolojik politik mücadelede her hangi bir aksama ve ilkelerde esneme olmamak şartıyla. Aksi halde kuyrukçu konumuna düşeriz!dedik. Kaygılarımızı dile getirdik. Ama bu kaygılara karşın imzanın atılmasını da savunduk. İmzanın atılması iddia ettiğiniz gibi “72 programına aykırı” olabilir. Ancak bunun karşılığı imzayı çekmek değildir!

40-45 yıldan beri programın siyasal hattında, strateji ve taktiklerinde nesnel koşullara uygun değişiklikler yapmayan, yenilemeyen bir parti, yaşamın nesnel gerçeklerini yakalayamaz. Kendini yenileyip somut koşulların somut durumuna göre değiştirip, yenilemeyenleri tarih affetmez. Güncele, realiteye, nesnelliğe yanıt olamayan 45 yıl önceki belirlemelerin cetvelini eline alıp ölçüm yaparak tutum belirleyenler, santimetrelerle uğraşırken, yaşam, insan ve bunların bilumum gerçekliği yüzbinlerce kilometre yol almıştır.

HBDH özgülünde, keskin program savunuculuğu yapanlar, özünde yaşamın nesnel gerçekliğine, döngü ve gelişimine ayak diremek, yaşayan, değişen, dönüşen, canlı olan her şeyi kendi dogmatik kalıplarıyla çevreleyip betonlamak istemektedirler. Bunda güdülen amaç şüphesiz “72 programını savunmak” değil, onu tabulaştırmak, putlaştırmaktır. Bunu bilinçlice yapanlar bilirler ki tabulaştırılmış ve putlaştırılmış şeylerle iktidara yürünemez. Keza amaçları Proletaryanın ve ezilenlerin iktidarlaşması değil, iktidara doğru olan bu yürüyüşü engellemek, durdurmak ve tasfiye etmektir! Çünkü MLM biliminin, dolayısıyla Proletaryanın ve ezilen, sömürülen yığınların en büyük düşmanı bu bilimi yaşayan canlı özünden arındırıp dogmatikleştirmek isteyenlerdir! Beşinci kol faaliyetçileri “72 programını” “sıkıca” savunuyor gözükmek istemelerinin nedeni budur.

Anlaşılacağı üzere, HBDH sorunu, yiten önderliği yeniden tesis etmekten çok daha önemli ve acil bir sorundur ki acilen “HBDH’den çekiliyoruz” açıklaması yapılmıştır. Peki “önderlik krizi” yaşarken, önderliğinin çoğunluğunu yitirmişken, HBDH’de imza çekme iradesini nereden, kimden aldınız? HBDH’den imza çekmeyi, yiten önderliğin, partinin ve örgütlü organların, Ortadoğu’da konumlanan güçlerin dahi haberi ve onayı olmadan nasıl yaparsınız? Yine biliniyor ki Ortadoğu’da ki bu güçler imzanın çekilmesine karşı bir duruş içerisindedirler. Buna karşın, yaşanılan “önderlik krizi”ne yeni bir  örgütsel kriz” neden yaratılmıştır? Burada ki amaç nedir? Tabi ki imzanın çekilmesine karşı olunduğu bilinen Ortadoğu’da ki güçleri tasfiye etmek, devlete “ittifakı bozduk” mesajı vermektir! Keza devlet de bu mesajı hemen ertesi gün alacak ve medyasında “şer ittifakı bozuldu” diyerek yayın yapacaktır.

“Eylül 2016” tarihinde “TKP/ML’den HBDH’ne ilişkin açıklama” başlığıyla yaptığınız açıklamanın ardından, Ortadoğu’da konumlanan güçleriniz geri çekildi ve HBDH bileşeninden ayrıldı mı? Tabi ki ayrılmadı. Neden? Çünkü bu bildiriyi yazan sizlerin sınıf, parti, devrim, program vs. ile değil de tamamen “irade benim, beni tanıyacaksın” diyerek şef tipi bir hareket anlayışı taşıdığınızı ve dayattığınızı ayrıca Kürt halkı ile dayanışma içerisinde olmayıp, şovenist tutum içerisinde olduğunuzu biliyorlardı. İfade ettiğiniz üzere “önderlik krizi” yaşarken bir de “örgütsel kriz” yaratmanız bilinçli bir adımdı. Çünkü Ortadoğu’da konumlanan güçlerin tasfiye edilmesi, sizin bir klik olarak parti iradesini ele geçirmenizin önünü açacaktı! “TKP/ML’den HBDH’ne ilişkin açıklama” bildirisinde sıklıkla “dayanışmamız sürecek, ortak eylemler”e vurgular yapan beşinci kolcular, Kürt halkıyla dayanışmayı YN’da oturup, Avrupa da müritlerine bildiri yazdırarak yapıyorlar!

Bir “KP” düşünün ki alacağı karara parti kurumlarının ve kitlesinin yanlış bulduğunu ve uymayacağını bilmesine karşın, MK adına öyle bir karar alma hakkı olmamasına karşın karar alacak, uymayanları da tasfiye edecek! Bu bir “KP”nin “MK”sının yapacağı bir iş değil, “KP”nin “MK”sı içine kadar sızmış burjuvazinin beşinci kolunun işidir!

Bu kadar acil ve önemli sorunlar varken gereklerin yapılmaması, aksine hiçbir aciliyeti olmayan HBDH’de imza çekilmesi, bunun üzerinden tasfiyelere girişmek, örgütsel darbe almış, kaos içinde ki bir hareket içinde yeni tartışmalar ve kaoslar yaratmak, toplumsal, siyasal ve örgütsel enerjiyi boşa harcamak olduğunu görmemek apolitiklerin işi olabilir. Ve siz sadece apolitik müritlerinizi kandırabilirsiniz! Uzun yıllardır hakkınızda ki şaibelere, sorulacak sorulara, hesap vermemek için partiyi parçalamanız ancak körlerin göremeyeceği bir gerçektir. Partide ki bu parçalanma bu enerji ve zaman kaybı da kimin işine yaradığı çok açıktır! İşte bu yüzden siz TKP/ML içinde sistem içi düşünen, sistem içi yaşayan, sistem tarafından beslenen, her tülü ideolojik gıdasını oradan alan beşinci kol kliklerisiniz.

Bu klik, açıklamaya “Krizimiz darbecilik girişimi, komploculuk, tasfiyecilik ve devamında hizipçilikle taçlanmış bir muhtevaya sahiptir. diyerek devam etmektedirler. Özünde yazdıkları suçları ve daha fazlasını yapan bu klik, yaptığı açıklamalarla TKP/ML kitlesini manipüle ederek suçlarını örtmeye çalışmaktadır. İllegal bir partinin çalışma prensiplerine uymayarak bölgeler arası yazışmaları kuryelerden alıp yedekleyip, yeniden bir şey yokmuş gibi yönlendirenler “komploculuğun” en âlâsını yapmışlardır. HBDH’de imzanın çekilmesine karşı çıkan Ortadoğu’da konumlanan güçlere karşı örgütsel tecrit içine almaya çalışarak “tasfiyecilik”in en âlâsı yapılmıştır. Yitirilmiş önderliğe yedek üye atamayarak, önderliğin tesisi için uğraşmayıp, örgütsel krizler yaratan, azınlıkta kalmış ve kendi içinde ki çatışmalardan dolayı karar verme gücü ve yetkisi olmayan “MK” imzası kullanarak HBDH’de imza çekmek, bölgelere tek-tek kendi müritlerini atayarak kilit noktaları tutmaya çalışmak “darbecilik girişimi”nin ve “hizip” çalışmasının âlâsıdır!

Açıklamalarında “Yurt Dışı merkezli hizip” diye tanımlayan ikk-online.org’a en doğru ve esaslı cevabı “TKP/ML’ya bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama” başlığı altında “Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi” imzalarıyla açıkladılar. Bu imzalardan gördük ki, ikk-online.org “Yurt Dışı merkezli hizip” diyerek kitlelere söyledikleri yalana devam etmişlerdir. Yoksa, bu yalanı söyleyen ikk-online.org ve yazarları gibi, yukarıda imzaları bulunan kurumlar da yurt dışına demiri atmış oradan mı yazmaktadırlar?! ikk-online.org ve yazarlarının Türkiye ile ilgi bir alakası olmadıklarını, Avrupa’nın bilinen noktalarında oturup yazıp çizdiklerini çok iyi biliyoruz. Devrimcilikten dem vuran bu kişilerin, devrimci sözcükleri ardı arkasına sıralayarak kitleleri manipüle ederek desteğini almaya çalışmakta, sosyal yaşamda olduğu gibi dijital alemde de devrimcilik değil lamerlik yapmaktadırlar. Yani cin olmadan adam çarpmaya kalkmışlardır!

Kelime-kelime açıklamaya kalkarsak hacimli bir kitap ortaya çıkacaktır. Bu yüzden yaptıkları açıklamada bir çok noktayı atlayarak devam edelim;
İLAN EDİYORUZ: “GYDK” İMZALI AÇIKLAMALAR, ÖRGÜTLENEN FAALİYETLER PARTİMİZDE YEŞERMİŞ YURT DIŞI MERKEZLİ HİZİBİN ÇALIŞMALARIDIR. PARTİMİZ TKP/ML DİSİPLİNİ, PARTİ İŞLEYİŞİ VE HUKUKUNUN DIŞINDADIR. YANİ BU OLUŞUM PARTİ DIŞI KALMIŞ BİR HİZİP ÇALIŞMASIDIR. PARTİMİZLE ARTIK İLGİSİ KALMAMIŞTIR. YAPACAĞI HİÇ BİR FAALİYET PARTİMİZİ BAĞLAMAMAKTADIR.” Diyorlar. Dedikleri gibi olduğunu düşünelim. GYDK’yı önemsemeyelim. Ama yukarıda ifade ettiğimiz açıklamayı yapan kurumları ne yapacağız? Onları da mı takmayalım? Mesela İŞİD gibi katillerle ve onları besleyen başta T.C ve Katarla vd. güçlerle canlarını dişine katmış ağır koşullarda savaşan “Ortadoğu Bölge Komitesi”ni takmayalım da, Türkiye gençliğinin umudu olan TMLGB’yi değil de YN’da oturmuş komplo teorileri geliştiren seni mi tanıyalım? Avrupa kitlesine on yıllardır önderlik eden kitle örgütüne ve Enternasyonal Büroya değil de, Avrupa’ya gönderdiğin ilkesiz, omurgasız siyasetten başka her şey yapan, Osmanlı oyunları tezgahlayan, lüks içinde gezip tozan müritlerini mi tanıyalım? Siz kimsiniz? Devrimci misiniz? Devrimci olmadığınız yaşam tarzınızdan, komplocu tutumunuzdan, yöntemlerinizden, dağıtıcı, yıkıcı ve parçalayıcılığınızdan açık bir şekilde ortadadır.

Bu kitleye müridiniz olması için çağırı yapıyorsunuz. Müridiniz olmayı reddedenleri “parti dışı kalmakla” korkutmaya, sindirmeye çalışıyorsunuz! T.C cumhurbaşkanı ile ne garip benzerlikler bunlar. O da “ya beni tanırsın, ya bu diyardan gidersin, ya da sana yapacağımı bilirim” diyor! Yöntem de olduğu kadar diliniz de çok benziyor birbirinize. Açıklamanıza dönelim, aynen şöyle diyorsunuz; “parti tarihimize geçecek olan bu hizip kalkışması”, bu sınıfın benzer kalkışmaları”, “kalkışmayı geçersiz kılacak  vs. aynen böyle diyorsunuz. 15 temmuz için açıklama yapan T.C’nin Başbakan ve Cumhurbaşkanı “darbe kalkışması” diyorlardı. Dil, yöntem, yaklaşım ne kadar bir ve aynı! Bunun da bir “tesadüf” ile açıklanmayacağını keza öyle olmadığını da çok iyi biliyoruz. Biliyoruz ki siyasette tek-tek şeyler, bir bütünü ifade eder ve gerçeği ele verir! Sizin gerçekliğiniz de uyguladığınız yöntemlerle, kullandığınız dil ile bir bütündür!

Bildirilerine Bu anlamda bu hizip faaliyeti Sınıfsal temsiliyetini net bir şekilde ifade etmek gerekirse; Şehir Küçük-burjuvazisinin sağ kanadıdır. Diyerek devam eden beşinci kol girişimi, YN’da kirada dahi oturmayı kabul etmeyerek partiye ev aldıracak kadar “proleter”, müritleri ise Avrupa’da toplu taşıma araçlarına adım atmayarak, özel araçlarla gezecek kadar “emekçi” olduklarını iddia etmekteler. Ama Ortadoğu’da savaşan, Türkiye de dişiyle-canıyla direnen ama kendisi gibi düşünmeyenler ise “Şehir Küçük-burjuvazisinin sağ kanadıdır.Diyebiliyorlar. Utanmazlığın, pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu!.. Sizler yaşam tarzında olduğu gibi, düşüncede de devrimci bir öğeye sahip değilsiniz. Devrimci insan her alanda üreten, yaratan, geliştirendir. Sizler hangi alanda bir üretim içinde oldunuz? Ömrünüzde bir gün olsun fabrikada çalışıp kol emekçisi mi oldunuz? Yahut Teorik bir kuram geliştirip, teorik kitaplar, tezler, sentezler yazarak kafa-emekçisi mi oldunuz? Hangisi olduysanız birini ispatlayın, tüm iddialarımızı geri çekip kamuoyu önünde size özeleştiri yapacağız!

Biz sizi iyi biliyor ve tanıyoruz, asalaklığı, üretimsizliği, tüketimi, bu partinin kaynakları ve değerlerini semirmeyi bir yaşam tarzı haline dönüştürdünüz. Yine belirtiyoruz ki, bu suç size ait değil, siz karakterinize, sınıfsal durumunuza, oradan aldığınız ideolojik gıdanıza uygun davrandınız, davranıyorsunuz! Tüm bu suçlar, sizler gibi beşinci kolcuları parti içinde hücre-hücre çöreklenmeye izin veren, devrimci uyanıklığı elden bırakan, ilkesiz-disiplinsiz davranan parti kadrolarının ve sizi bunca yıldır masaya yatırıp sorgulamayan TKP/ML’ye aittir! Siz kendi üzerinize düşenleri yaptınız/yapıyorsunuz. Ama TKP/ML kendi üzerine düşenleri yapmadı, yapamıyor.

Bildiriyi yazan beşinci kolculara sormak lazım, “Şehir Küçük-burjuvazisinin sağ kanadıdır. Dedikleriniz bu sağcılar Rojava’daysa, siz neredesiniz Proletarya? Siz YN’da özel evlerde, vezir-i-azamınız ise Avrupa’da özel araçlarla turlamakta, müritleriniz ise yine Avrupa da parti değerlerini yağmalama çabaları içinde! “Sağcı” ilan ettikleriniz ise sıcak cephelerde! Önderimiz Kaypaykkaya ilk bildirilerimizi kar ve tipi içinde Ho Chi Minh mağarasında rüzgar altında, bıçak sırtında yazarken, sizler YN antik şehrine sırtını dayayıp, yüzünü denize dönerek yazdığınız bildirileri, sanki Aliboğazında oturmuş, silah çatmış gibi yazarak kitleleri kandırmaya çalışıyorsunuz. Bu kişilerin YN’da oturup yazdıkları, Almanya-Avusturya-İsviçre arasında özel araçlarla gezen vezir-i-azamın masalara yumruk vurup efelenmelerinin kocaman bir tiyatro olduğunu biliyoruz.

Kendisine parti tarafından görev verilen sıcak bölgeye gitmesi istenen kişilerden biri olan vezir-i-azam “bende kırılma var” diyerek gitmezken, istifasını dahi veren kişiyken, bugün “sorumlu” olarak Avrupa’ya atanıyor. Bu kişi Aymazlığa bakın ki Avrupa da toplantılarda masalara yumruk vurup “irade benim” diyerek ahkam kesiyor. Yine sıcak bölgeye gitmesi söylenen kişi ise “ben gitmem” diyerek gitmiyor (geçmişte düzen partilerinin içinde yer alan, türlü sahtekarlıklar içinde olan kişidir bu) ayrılık durumunda, yaratılan değerler ve olanaklara el koyabilmek için, mal paylaşımı yapılır gibi, stratejik noktalarda “basın-yayın”da konumlandırılıyor! Bu ve daha onlarca kalitesiz ve devrimci olmayan tutum, davranış ve alışkanlıklar içinde olanlar kitleye “irademizi tanıyın” dayatması içindeler. İlk bildirimizde sorunların içte, hesap sorarak, hesap vererek çözülmesine vurgu yaptık. Çünkü her iki tarafta soracağımız hesaplar var. Bu kimseler bu hesapları ve daha nicelerini vermemek için en basit kaçamağı parti bölücülüğünde bulmuşturlar. Herkesin bilmesini isteriz ki, bu kişilerin hepsinin suç kayıtları tarafımızdan tutulmaktadır. Yeri gelir hesabı sorulur. Bölüp-parçalayarak, zamana yayarak unutturacaklarını ve böylece kurtulacaklarını düşünüyorlarsa hayal görüyorlar.

Bu sınıfın temel özellikleri olan; barışçıl, sınıf uzlaşmacı, legalist, kuyrukçu karakterini taşımaktadır. (…) Bu anlamda Siyasal niteliği; Reformizmdir. Ve buraya aktarmakla bitiremeyeceğimiz daha neler-neler diyorlar. Kısacası kıllarına gelen siyasal literatürde ne varsa her şeyi ardı arkasına sıralamışlar. Bunlarla suçladıkları kimseler ve komiteler Ortadoğu ve Türkiye’de, kendilerinin durduğu nokta ise Avrupa’dır! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi? Sol-radikal söylemlerle siyasetten anlamayan, kendiniz gibi koltuk düşkünü, geçmişte dizleri üzerine düşmüş ve ruhsal, psikolojik olarak da hiçbir zaman ayakları üzerine kalkamamış kimselerden oluşturduğunuz kliğinizdekiler inanır ve kendisini var etmeye çalışır. Bilimsel düşünen, aklı başında siyasetten anlayan hiç kimse bu söylemlerinizin doğru olmadığını, kuru ajitasyondan ibaret olduğunu görür.


Partimiz TKP/ML önderlik kurumuyla, savaşın ve mücadelenin merkez alanındaki örgütlenmeleriyle 8. Konferans’tan aldığı politik yönelim ve irade birliğiyle gücü ve koşulları oranında sınıf mücadelesindeki görev ve sorumluluklarının başındadır.” Diyerek bir başka yalanla kitleleri kandırmaya çalışan beşinci kolcular, merkezi düzeyde Nisan operasyonuyla önderlik yitimi yaşayan partinin kalan MK’sı içinde ki iktidar çatışmasından kaynaklı yaşanan istifadan dolayı MK imzasının kullanılamayacağı bilinirken, bunu gizleyerek MK imzası kullanarak kitleleri manipüle etmeye çalışmaktadır. Bu konuda “TKP/ML’ya bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama” başlığıyla yapılan açıklamada Eylül 2016 tarihi itibariyle MK içinde yaşanan istifa nedeniyle parti tüzüğümüzün ilgili maddesince MK iradesini yitirdiği için hiç kimsenin MK adına hareket etme ve MK imzasını kullanma yetkisi kalmamıştır. Dolayısıyla bu tarihten itibaren MK adıyla yapılan açıklamalar, atılan adımlar/alınan kararlar geçerli değildir!” diyerek açıklık getirilmiştir. Sahtekarlık, yalan ve komploculukla devrimcilik yapılmıyor, devrimci dinamikleri olan bir hareket parçalanıp, kitlesi birbirine karşı düşmanlaştırılarak tasfiye edilmeye çalışılıyor.

TKP/ML’ye Beşinci kol girişimi…
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, ikk-online.org’un başını çekenler ve müritleri TKP/ML içerisinde beşinci kol çalışmalarının asları konumundadır. Bu hareketin kitlesini ilüzyonlamaya, kendi dışındakini “düşman” olarak göstermeye çalışmaktadır. Buna da bu hareketin kitlesinden başlanmış, birbirine hasım etmeye çalışmaktadırlar. “Partici, devrimci, halkçı” maskesiyle yüzünü saklayan bu kliğin açıklamalarında onlarca manipülasyon ve yalana baş vurduğuna tanık olduk. Gerçeğin yüzü açık, aydınlık, nettir ve devrimcidir. Bu kliğin yüzü ise karanlıktır! Şaibelidir. Unutmayın ki aydınlık karanlıktan güçlüdür! Kitleleri manipüle edip, karanlıkta bıraktığınız yüzünüze er yada geç ışık tutacağız! Kitlelere gerçek yüzünüzü zaman ve biz göstereceğiz.

Lenin yoldaş “Pratik, teorik bilgiden daha üstündür, çünkü yalnız evrensel olmakla kalmaz, aynı zamanda gerçeklik ile iç içedir” der. Biz sizleri iyi biliyor ve tanıyoruz. Bu partinin inşasına hiçbir dönem bir tuğla eklemediniz, aksine gittiğiniz her alanda yıkıcı, dağıtıcı, tasfiyeci bir pratiğiniz oldu. Bunları tek-tek somutlayabiliriz. Hatta daha da ileri giderek, isterseniz Avrupa’da isterseniz Türkiye’de müritliğinizi kabul eden bir avuç omurgasız kişilerin tek-tek hangi süreçlerde nasıl tavırlar takındıklarını, zindanda, sorguda nasıl dizleri üzerine çöktüklerini belgelerle açıklayabiliriz! Düzen partileri içinde yer almış, onların ideolojileriyle yoğrulmuş kimselere dek uzanan çok “renkliliğe” sahip bu kimseler, uzun yıllardır olumsuz duruşlarından ve verdikleri zararlardan kaynaklı örgütlenmemiş, ancak bugün gıdalarını aldıkları yerlere hizmet etmek için müritliğinize soyunmuş kimselerdir. Tesadüf değildir! Bugün bu kimseleri açıklamıyoruz ancak müritliğinizi yapmaya, partiyi, parti kitlesini düşmanca tasfiye etmeye devam ettikleri halde yarın açıklamayacağız anlamına gelmez! Bu bir şantaj değildir. Aksine, zamanında üzerine düşün sorumlulukları yapmayıp, partinin ilkelerine ve önderinin mirasına layık olamamış, sahip çıkamamış kimselerin bugün kalkıp “partici” cübbesi giyerek, bu cübbe altında parti dağıtıcılığını yapmasının bedeli olacaktır! Uyarıyoruz, attığınız adıma, aldığınız nefese dikkat edin! Dizlerinin üzerinde düşmanına yalvarmışlar, partinin ve halkın değerlerini düşmana vermiş, heba etmişler, bulundukları her alanda partiye, parti kitlesine zarar vermişler, bugün kalkıp kitlelere particilik yapmaya kalkmasınlar. Yeri ve günü gelir kimin ne olduğu belgelerle kamuoyuna açıklanır.

Beşinci kolcular partimiz içinde ortaya çıkan bu hizip çalışmasını PROLETARYANIN SINIF ÇIKARLARINA tabi kılacak şekilde karşılayacağız. Diyerek yüksek perdeden söylemlerine devam etmekteler. Oysa bir kişinin veya grubun devrimci olup olmamasının kriteri ve mihenk taşı, kitlelerle olan ilişkileri, onlar içerisinde ki yeri ve önemi, yaşam içinde ki duruşu belirler. Beşinci kol girişimcilerinin kitlelerle olan ilişkileri, hayat içinde ki duruşları ve yaşamaları ortadadır. Kocaman bir hiç! On yılı aşkındır TKP/ML’nin yönetimine çöreklenmiş bu oportünist tasfiyeci klik, bugün operasyonlar yaşanıp, darbeler alınınca, kendisince beklediği koşullar olgunlaşmış ve kendisini ‘iktidar-irade’ ilan etmeye kalkmıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi içerisinde saygın bir yeri olan TKP/ML’yi ise öyle bir aşamaya getirmiştirler ki, bugün Türkiye proletaryası ve ezilen kitleleri, uluslar, azınlıklar açısından bir TKP/ML ortada yoktur! Ortada çürümüş, hastalıklı bir yığın durmaktadır. Bu çürümüş yığının şüphesiz tarihsel/yapısal nedenleri/sebepleri vardır. Yine geçmiş önderliklerin kendi dönemlerine ait olumsuzluklarından, hata ve suçlarından günümüze dek uzayan önemli payları vardır. Bu hareket tüm bunlardan ve tarihsel prangalarından kurtulmayı beklemektedir. Bu hareket, önderimiz Kaypakkayanın komünizm yönelimli ideolojik perspektifi doğrultusunda, siyasal programının ve örgütsel yapılanmasını devrimci temelde yeniden inşa edilmesini beklemektedir. Aksi taktirde bugüne kadar olduğu gibi tarihsel ve toplumsal gelişimin gerisinden kalmaktan kurtulamayacaktır. Tüm bu aciliyetleri, geçmişten günümüze dek hayati bir şekilde bekleyen bu hareket, ne yazık ki tüm bunlar hiçbir önderliği tarafından karşılanmamış, bu klik tarafından ise sistemin arzuladığı şekle dönüştürülmüştür! Beşinci kolun esas hedefleri önemli oranda yaşama geçirilmiştir!

“ŞAN OLSUN PARTİMİZ TKP/ML’YE, ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO’YA, TMLGB’YE!” sloganıyla bildirilerini sonlandıran beşinci kolcular, dediğimiz gibi ilk sözleri ve son sözlerinde yalan söylemeye devam etmişlerdir. “ŞAN OLSUN PARTİMİZ TKP/ML’YE,” dedikleri ve “MK” olarak imza attıkları TKP/ML’yi fili olarak temsil etmemekteler. “ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO’YA, TMLGB’YE” dedikleri TİKKO’nun Ortadoğu gücü yaptığı açıklamayla bu kimselerin açıklamalarını reddetmiştir. TMLBG yine aynı şekilde karşı bir açıklama yapmıştır. İşte tüm bunlar bize ilk sözcüklerinden, son sözcüklerine dek büyük bir yalan içinde olduklarını göstermektedir.

***

Gelelim “2 şubat 2017” tarihinde yaptıkları “TKP/ML`ye bağlı Komitelerden açıklama: GYDK HİZBİNE KARŞI TAVRIMIZDIR!” açıklamalarına! “Bir süredir partimizde yaşanan sorunlar gelinen aşamada kendini örgütleyen bir hizip faaliyetine dönüşmüş durumdadır.” Deniyor. Hatırlanacağı üzere önceki “Ocak 2017” tarihli açıklamalarında ise “Yurt Dışı merkezli bu hizip çalışması” deniyordu. Dün “Yurt Dışı merkezli” denildi, karşılığında yukarıda ifade ettiğimiz Ortadoğu, Türkiye, GB, vs. bir çok kurumdan açıklama gelince nasıl olduysa 1 ay içinde “kendini örgütleyen bir hizip” denilmeye başlandı. Ne garip değil mi? Adeta sahtekarlık yapılıyor, kitlelere yalan söyleniyor, yalan olduğu kurumların yaptığı açıklama ile ortaya çıkarılıyor, ama büyük bir pişkinlikle “kendini örgütleyen bir hizip” denilerek o kadar kurumu “hizipçi” kendisini “parti-irade” ilan ediyor. Sormak lazım, Parti nedir? Partileşmek ne ile nasıl olur? Bunca kurum sana tavır almışken sen hala bunca kuruma “hizip” deme gücünü nereden alıyorsun? Sen kimsin?

Düşünün, bir KP adına “iç sorunlarınıza” dair kamuoyuna bir açıklama yapıyorsunuz. Kendinizce “iç sorunlarınızı” uzunca yazıp, sona doğru geldiğinizde ise “iç sorunlarınızla” alakası olmayan referanduma yer vererek, “Nisan ayında yapılacak Referanduma karşı Partimizin merkezi önderliği tarafından belirlenen BOYKOT politikasını en geniş kesimlere ulaştırmak için seferber olacağız.” Diyenlerin telaşını anlıyoruz. Başkanlık sistemi özlemini yaşayanlar son hız bunun gelişimi için çalışmaya kolları sıvamış durumdalar.  Yoksa sıklıkla buna vurgu yaparak bir yerlere mesaj mı veriliyor?! Radikal bir söylem gibi duran Boykot, özünde kimin nereye hizmet ettiğinin de açık bir ifadesidir.

“Ocak” tarihli açıklamaları gibi “2 şubat” tarihli açıklamalarında da onlarca yalan ve manipülasyon mevcut. Hepsini satır-satır alıp çözümlemek son derece can sıkıcı ve bunca yalanı deşifre ederken, yazanların yalanları deşifre edileceğini bilmelerine karşın pişkince yazmaları işi hangi boyuta taşıdıklarının da bir ifadesidir esasen.

Yalan, bir karakterdir! Sürekli yalan söyleme hastalığına tutulmuş bu kişilerin teşhisi Mitomandır! Bu kimseler gerçeği söyleyemez. Bu yüzden gerçeklerin olmadığı tenha karanlık yerlerden yürürler.

“Gemiyi terk edenler bellidir. Adres nettir, saflar berraktır.” Denilerek partinin kurumlarının hepsini hizipçi ve “gidenler” olarak gösterirlerken, kendilerini de “Adres nettir” diyerek “irade” olarak dikte etmeye çalışıyorlar.

Bu açıklamanın altına atılan imzalar ise son derece düşündürücü ve gülünçtür. Nedenimizi örneklendirelim: “İstanbul Komitesi” denilmiş. Altına sıralanmış “İşçi Komitesi”, “DKÖ Komitesi”, “İstanbul kadın komitesi”, “İstanbul Askeri komitesi”, “İşçi-semt komitesi” diye sıralamış. Tüm bu sıralananlar en başta ismi yazılan “İstanbul Komitesi”ne bağlı komitelerdir. Haliyle yalnızca “İstanbul Komitesi” imzası atılması dahi yeterlidir. Ancak manipülasyon yapılacağı için liste kabarık olsun istenmiş.


İkincisi, ifade edilen bu komitelerin her birinin uzun yıllardır işlerliği dahi olmadığını bu yapının sağında-solunda duran herkes bilir. İşlerliği olmayan ismi var kendi ve pratiği yok “komiteler”in isimleri yazılarak bildiriler yayınlamak bir algı operasyonudur ve bir sahtekarlıktır! Aksini iddia edenler, kalkıp açıklasınlar faaliyetlerini. Mesela “İstanbul Askeri komitesi” açıklasın son 3 yılda kaç tane eylem veya askeri iş yapmıştır? Yaptıysa bunları kamuoyunda, iç yazışmalarda “faaliyetler raporunda” neden göremedik? “DKÖ Komitesi” çıkıp İstanbul da bilmediğimiz kaç tane DKÖ’müz varmış da onlara yön veriyormuş açıklasın. Bu DKÖ’lerden neden haberi yok kimsenin? “İşçi Komitesi”nin hangi işçi eyleminin içinde olduğunu, grevlerde, direnişlerde neden göremediğimizi açıklasın! Atılan imzaların hepsi büyük bir yalan ve sahtekarlığın ürünüdür. İşlevsiz, niteliksiz, adı var kendi yok komitelerle açıklama yapmanın varın adını siz devrimci demokrat kamuoyu koysun. “twitter komitesi, facebook komitesi, instagram komitesi” imzaları ile yakında bir açıklama daha yaparlarsa şaşırmamak gerekir! Anlaşılan ismi var cüssesi ve pratiği olmayan komitelere daha çokça tanıklık edeceğiz. Bu hareket ve kitlesi, tarihinde bu kadar bayağılaşmış, bu kadar sahtekârlaşmış bir klikle karşı karşıya kalmamıştır.

Mevcut klik TKP/ML içerisine sızmış Beşinci kol kliğidir. Ona bilinçsizce, kendince iyi niyetli duran, taban yaratan, taraftarlık yapanları bir tarafa ayırarak, her şeyi bilerek, farkında olarak bilinçlice taraf olan kimi soysuzlar, sosyal medya üzerinden insanların bağlı bulunduğu ulusal kimliklere dek dil uzatarak şovenist, ırkçı ve milliyetçi yönlerini ortaya koymuşlardır. Bu kliğin şefleri HBDH karşısında Kürtlere karşı Türk şovenistliğini açığa vurmuş, tabanını oluşturan bu soysuz kimseler ise “TKP/ML’ya bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama”nın ardından Ermeni ulusuna karşı şovenistliğini açığa vurmuşlardır. Bu kliğin şefi de müridi de ırkçı ve şovendir!

Kamuoyuna deklare ediyoruz; Çeşitli milliyetlere mensup devrimci dost ve yoldaşlarımıza karşı onların ulusal kimliklerini deşifre edip, bunun üzerinden hesaplaşmaya kalkacak herkese dilimiz, tavrımız ve adaletimiz sert olacaktır.

Deklare ediyoruz; Hiç kimseye emeklerimizi, bedellerimizi, değerlerimizi yağmalatmayacağız. Bunları yapmaya kalkanları gerektiğinde belgelerle, gerektiğinde pratikleriyle, gerektiğinde ideolojik-politik olarak teşhir ve deşifre edeceğiz. Şuan yapmıyor oluşumuz, yapmayacağımız anlamına gelmesin! Bilinsin ki, bu açıklamamızda yazılması, kitlelerin bilmesi gereken onlarca noktanın olmasına karşın, güvenlik ihlali içerdiğinden bir çok bölüm yazılmamıştır.

Deklare ediyoruz; TKP/ML içerisine sızmış bu Beşinci kol kliğini tanıyın, itibar etmeyin, yanılıp, taban olanlar durumun ciddiyetinin farkına varın. Yarın çok geç olacak. Bu kliğin gerçek yüzünü görmeden, bilmeden, kendisine taban olan dürüst ve namuslu dost ve yoldaşlarımızı ideolojik olarak beslendiği karanlığa sürüklemektedir. Farkına varın, beşinci kol faaliyetlerine alet olmayın!


Partizan Kitlesi - “Bağlantısızlar Hareketi”





[1] Beşinci kol, fiilî müdahale ile ele geçirilemeyen bir kitleyi ya da devleti propaganda, casusluk, sabotaj ya da terör yoluyla manevî etkiye maruz bırakmak suretiyle müdahaleye uygun hale getirmek ya da fiilî savaş esnasında savaşı daha kolay kazanmak için yapılan her türlü manevî yıkıcı çalışmadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.