Aydınlık karanlıktan, tek doğru yüzbinlerce yalandan güçlüdür!
Bağlantısızlar Hareketi
2 No’lu bildiri
18 Şubat 2017
“Kitlelere doğru söylemeye mi? Tabii ki
değer.
Kitleler gerçeği bilmeli. Aldatmaktan
daha tehlikeli bir şey olamaz.
Taktiğimiz kitlelere gerçeği
söylemektir.
Bizim yararımıza olmasa bile
gerçekleri söylemeliyiz.
Ancak bu yolla kitleler bize güvenir…”
(Mavi Defter-Lenin: Emanuel Kazakeviç)
Ey zaman! Bizi öyle bir haklı çıkardın ki, biz üzüldük ve
utandık haksız olanların pişkin, lakayt omurgasızlığından!.. 14 Aralık 2016
tarihli 1 No’lu bildirimiz ile, TKP/ML’nin kapalı kapılar arkasında kopan
koltuk kavgası fırtınasını ve kısa gelecekte Partizan kitlesine faturası
kesilecek olan depremi ve enkazları ifade etmeye çalışmıştık. Ne yazık ki, çok
kısa bir zaman dilimi, gerek yazdıklarımızı, gerekse haberini aylar öncesinden
verdiğimiz gerçekleri tanıtlamıştır.
Oysa yanılmış olmayı ne çok isterdik!
2 No’lu bildirimizin hedefi “ikk-online.org” olacaktır. Hedefimizin
“bu taraf” olmasının en önemli nedeni, kitleleri manipüle edecek, gerçek dışı, devrimci
olmayan, yalan açıklamaların adresi olmalarıdır. Ancak bu, “diğer taraf”
hakkında ki eleştirilerimizin bittiği, yok olduğu veya onların “doğru bir
rotada” oldukları anlamına gelmediği gibi bizim de bir “taraf” olduğumuzu ve bu
bakış açısıyla yazdığımız anlamına gelmemelidir. Ancak şu gerçeği ifade etmek
gerekir ki, “Özgür Gelecek” tarafından yapılan açıklamalar, “ikk-online.org”
savunucuları ve müritlerine kıyasla, tarafımızdan “nispeten daha sağ
duyulu, sınıf, halk, devrim, parti vb. kaygılar taşıyan, olgun ve sorumluluk
bilinci” içeren açıklamalar olarak değerlendirilmektedir! Ancak bu “taraf”a ilişkin eleştiri ve sorgularımızın
bittiği, bundan kurtuldukları, onlarla uzlaştığımız anlaşılmamalıdır! Çatışmamız,
sorgularımız yeri geldiğinde dişe diş sürdürülecektir.
***
Tarih, olay ve olguları kendi iktidarları için manipüle
eden tetikçilerle doludur! ikk-online.org
sayfası ve yazarları da bu tetikçilerden biri olmaya kolları sıvamış durumdadır!
26 ocak 2017 tarihinde ikk-online.org
sayfası üzerinden yayınlanan “TKP/ML-MK” imzalı bir açıklama yayınlandı. Ardından
2 şubat 2017 tarihinde “TKP/ML’ye bağlı
komitelerden Açıklama: GYDK hizbine karşı tavrımızdır!” başlığı altında
ikinci bir açıklama yapıldı. Biz bu açıklamaları kısaca çözümlemeye çalışıp
kamuoyuna “ikk-online.org” üzerinden yayın yaparak kendisini “TKP/ML iradesi”
olarak ifade edip kitleleri manipüle etmeye ve iktidarını dayatmaya kalkan bu
kliğin niyetini deşifre etmeye çalışacağız.
***
Önce ikk-online.org
sayfasına birkaç söz;
Bilindiği üzere İşçi Köylü Kurtuluşu (İKK) yayını,
TKP/ML’nin ileri sempatizanlarına, örgütlü kitlesine yönelik düzenlenen yarı illegal
bir yayın organıdır. Çıkarıldığı taktirde her önüne gelene verilmez, yalnızca örgütlü
kesime verilir. Oysa bugün, bu yayın organın ismi TKP/ML içerisine kümelenmiş beşinci kol faaliyetçileri tarafından
kullanılarak kitleler üzerinden bir saygınlık elde etmeye çalışılıyor.
Açıklamamızın ulaştığı herkese duyururuz ki, bu kimseler objektif olarak TKP/ML
içerisinde beşinci kol faaliyeti yürütmektedirler.
Bu kimselere karşı bu hareketin kitlesi devrimci uyanıklığı elden bırakmamalıdır.
Bu hareketin kurumları ve yayın organları 45 yıldır olduğu gibi bugün de
bellidir. ikk-online.org TKP/ML
içinde beşinci kol görevi görmek
amaçlı açılmıştır!
***
26 ocak 2017 tarihli “TKP/ML-MK” imzalı açıklamaya “Partimiz
içinde, bir süredir örgütsel sorunlar eksenine oturmuş ideolojik-politik bir
mücadele söz konusudur.” Denilerek başlanılmıştır. Kamuoyuna seslendikleri
daha ilk sözcükleriyle söylemeye başladıkları yalan, son söze dek sürmüştür. İlk
sözcüklerini okuduğumuzda bu kişilerin sınıf, kitleler, devrim ,parti vs.
kaygılarının olmadığını anladık. Yine uzunca yazılarında sıklıkla
vurguladıkları “ideolojik-politik bir
mücadele söz konusu” dedikleri noktaları açıklamamışlardır!
Açıklayamazlar! Çünkü kendilerini TKP/ML kitlesine “beni tanıyacaksın, irade benim” diyerek dayatan bu klik ve onların
müritliğini yapanlar, üfürdükleri “ideolojik-politik” boş bir balonla
“siyasi” bir kılıfla niyetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Bizler bu hareketin
kitlesi olarak, yapılan bu açıklama da ki “ideolojik-politik
bir mücadele”ye tanık olmadık! Gerek iç yayın organlarından, gerek
toplantı raporlarından, gerekse çeşitli organlar düzeyinde yapılan
toplantılarda bununla karşılaşmadık. Bu iddiayı ortaya atanlar, bunu
somutlamakla, belgelemekle yükümlüdürler. Örgütsel iktidar kavgasının dışında,
tarafların birbirleri hakkında çeşitli tekil kişiler ve organlarla
yazışmalarının, iddialarının ötesinde her hangi bir “ideolojik-politik” olgu üzerinde tartışma yürütülmemiştir. Bu açıklamanın
muhatapları açıktan devrimcilere ait olmayan bir kültür ve anlayışla yalan
söyleyip insanları kandırmaya çalışmaktadırlar.
Kalinin yoldaş “…Kitleleri
aldatamazsınız; insanlar birinin ikiyüzlülük yaptığını görürlerse ona bir daha
hiç inanmazlar.” der. Biz kitlelere sizlerin gerçekliğinizi, niyet ve
düşüncelerinizi anlatmaya devam edeceğiz. Merceğimiz üzerinizde! Bu öyle bir
mercek ki, yeri geldiğinde güneş gördükçe sizi kızartacak, yakacak, cehennem
ateşleri yaşatacak, yine yeri geldiğinde doğum lekelerinize kadar büyütüp açığa
çıkaracaktır. Neden mi? Bu hareket için bedel ödemiş, emek vermiş insanlar
olarak emeklerimizin, ödediğimiz bedellerimizin üzerinde Osmanlı işgal orduları
misali talanınıza izin vermeyeceğiz.
Ancak, kendi iddialarının altını dolduramayan bu kişilerin “ideolojik-politik” farklılıklarını, hangi ideolojik dereden su
içtiklerini ve amaçlarını yazımızda ortaya koyacağız.
Açıklamalarına “Partimiz bir süredir bir önderlik krizi ve devamında bir
örgütsel kriz içerisindedir.” Bu ifadeye katılmamak mümkün değil. Ancak sorulmalıdır; neden
“önderlik krizi” yaşıyordunuz? Biz yanıtlayalım; Avrupa’da Nisan 2015 tarihinde
yapılan operasyonlardan dolayı. Peki “önderlik krizi” yaşayan bir hareketin en
öncül ve birincil sorunu nedir? Şüphesiz önderliğini yeniden tesis etmektir. Yitirilenlerin
yedekleri atanarak bu aşılmaya ve ciddi bir “kriz” yaşanmadan önlem alınmaya
çalışılır. Ancak ikk-online.org üzerinde yayın yapanlar ne yapmışlardır?
Ellerinde ki güç ve yetkileri kullanarak yedekleri atamak yerine atamamış, Halkların
Birleşik Devrim Hareketi (HBDH)’ye atılan imzayı bir an önce, özünde ki
şovenist tutumunu gizlemeye çalışarak “programımıza aykırı” deyip geri
çektiğini ilan etmiştir. Bu noktaya geleceğiz, ancak öncelik sıralamasına göre
gitmekte fayda var.
Keza sorun yalnızca bu değil. Bu sorunların öncesi YN’de
oturup illegal partinin kural ve disiplinlerini hiçe sayarak, partinin Ortadoğu
gücünün YD ile yazışmalarını, hakkınızda ki şaibeli iddia ve durumlara ilişkin
notları yedekleyip, (3 ay beklettikten sonra) hiç bir şeyden haberiniz yokmuş
gibi adreslerine gönderdiniz. (Bu yazışmaları onaylamamak, yanlış ve işleyiş
bakımından suçlu bulmakla birlikte, burada sizin tavrınızı değerlendirdiğimiz
için yazışmalara girmeyeceğiz. Girmeyişimiz onları olumladığımız anlamına
gelemez!) Sizin ifadenizle “kimin nasıl hareket edeceğini beklediniz”! Ne zaman
ki Avrupa’da Nisan operasyonları oldu, ‘önderlik’ darbe aldı, “önderlik krizi”
yaşanmaya başlandı, YD ve Ortadoğu’da konumlanan güçlerin ipini çekmek için bu
yazışmaları ileri sürdünüz!
YN’de
bırakıldıktan sonra bu not adresine gönderildi. O dönem YN’de bulunan
HBDH’de imzayı çekmeye karşı olan yoldaş, siz beşinci kolcu klik tarafından
tecrit edilmişti. Kavgada ısrarlı bu yoldaş, sizlerden de gizlenmek zorunda
kalınan çok özel bir devrimci operasyonla, Parti emekçileri tarafından görev
alanına geçirildi. Bu sürece tanıklık edenlerin hafızasında iki özel şey kaldı;
birincisi beşinci kol kliğinin şefinin “ben isteseydim onun geçişini
engellerdim” demesi, ikincisi ise bu yoldaşın görev alanına gitmesinin ardından
burjuva medya da fotoğrafıyla birlikte hakkında haber yayınlanmasıdır. Bunları
not düşmeyi devrimci bir sorumluluk görüyoruz!)
Yani önemli bir örgütsel darbe almanın hemen ardından bu hamleler
siz tarafından gerçekleştirildi! Partiyi daha büyük bir krize sürüklemek, bölüp
parçalamak için beklenen zaman anlaşılan operasyon zamanıydı! Bu yazışmalar
geçmişten günümüze dek, bu partinin ileri kadroları olan bir çok yoldaşın
hakkınızdaki önemli ve şaibeli iddiaların devamından başka bir şey değildi. Siz,
bu iddiaların farklı bölgeler arasında ki yazışmalarını okuyor, yedekliyor,
adreslerine gönderiyorsunuz ama hiç bir şey yok gibi davranarak açıktan fırsat
kollayarak adeta bir kontra tutumu
içine girip, yazışmaların muhataplarını kliğinizle birlikte tasfiye etme
planları yaptınız.
Bunun en uygun koşulları ise, hiç de tesadüf olmayan
Avrupa operasyonlarının hemen ardından yaptınız! Oysa, kendisi hakkında şaibeli
iddiaların yazışmalarına tanık olan bir devrimci, kendisini parti iradesine
sunar. Soruşturma ister. Gereklerinin kendisi ve iddia sahipleri açısından
yerine getirilmesi için çaba sarf eder. Bunları bilmeyecek kadar bu parti de
yeni olmayan siz, aksine uygun zaman ve koşullarını bekleyerek iddia sahibi
kişi ve bölgeleri tasfiye planlarıyla hareket ettiniz. Bu gün ise bu kesimleri “hizipçi, disiplinsiz, Menşevik, darbeci
vs.” ile suçluyorsunuz! Böyle yapmanız, sizinle ilgili geçmişten günümüze
dek bir çok kişi tarafından ileri sürülen şaibeli iddialardan sizi arındırmaz,
aklamaz! Tüm bunlara ve çeşitli tarihlerde hakkınızda yapılan iddialara ilişkin
yazılacak çok şeyler var. O kadar çoktur ki bir kitap boyutlarını bulabilir!
Hakkınızdaki iddialar gerçek veya değil ama iddiaların soruşturulmasına engel
olacak çıkışlar sergilemeniz, hatta işi örgütü bölüp parçalamaya kadar
götürmeniz düşündürücüdür! Şimdilik bunları geçiyoruz. Ancak hakkınızda ki hiçbir
iddia ve şaibeli yan ortadan kalkmamaktadır! Bunca şaibe ve iddialara karşın
yıllardır hakkınızda derli toplu soruşturma yürütemeyip, sizi en kritik
noktalarda konumlandıran, ne yazık ki yine bu parti gerçekliğidir. Sizden çok,
partinin ve sizi konumlandıran yoldaşların oportünist, liberal, disiplinsiz,
ilkesiz, uzlaşmacı, pragmatist tutumu mahkum edilmelidir. Bu, başka bir yazım
konusu olduğundan geçiyoruz.
HBDH’ye imza atıldığından bu yana parti içerisinde kimi
kesimlerce bu ittifak biçimi eleştirilere maruz kalmıştır. Biz de bu
eleştirilerin bir tarafı olduk ve “Kürt halkıyla dayanışmaya, onlarla birlikte
savaşmaya evet, ancak bir an olsun ideolojik politik mücadelede her hangi bir
aksama ve ilkelerde esneme olmamak şartıyla. Aksi halde kuyrukçu konumuna
düşeriz!” dedik.
Kaygılarımızı dile getirdik. Ama bu kaygılara karşın imzanın atılmasını da
savunduk. İmzanın atılması iddia ettiğiniz gibi “72 programına aykırı”
olabilir. Ancak bunun karşılığı imzayı çekmek değildir!
40-45 yıldan beri programın siyasal hattında, strateji ve
taktiklerinde nesnel koşullara uygun değişiklikler yapmayan, yenilemeyen bir
parti, yaşamın nesnel gerçeklerini yakalayamaz. Kendini yenileyip somut
koşulların somut durumuna göre değiştirip, yenilemeyenleri tarih affetmez. Güncele,
realiteye, nesnelliğe yanıt olamayan 45 yıl önceki belirlemelerin cetvelini
eline alıp ölçüm yaparak tutum belirleyenler, santimetrelerle uğraşırken, yaşam,
insan ve bunların bilumum gerçekliği yüzbinlerce kilometre yol almıştır.
HBDH özgülünde, keskin program savunuculuğu yapanlar, özünde
yaşamın nesnel gerçekliğine, döngü ve gelişimine ayak diremek, yaşayan,
değişen, dönüşen, canlı olan her şeyi kendi dogmatik kalıplarıyla çevreleyip
betonlamak istemektedirler. Bunda güdülen amaç şüphesiz “72 programını savunmak”
değil, onu tabulaştırmak, putlaştırmaktır. Bunu bilinçlice yapanlar bilirler ki
tabulaştırılmış ve putlaştırılmış şeylerle iktidara yürünemez. Keza amaçları Proletaryanın
ve ezilenlerin iktidarlaşması değil, iktidara doğru olan bu yürüyüşü engellemek,
durdurmak ve tasfiye etmektir! Çünkü MLM biliminin, dolayısıyla Proletaryanın
ve ezilen, sömürülen yığınların en büyük düşmanı bu bilimi yaşayan canlı
özünden arındırıp dogmatikleştirmek isteyenlerdir! Beşinci kol faaliyetçileri “72
programını” “sıkıca” savunuyor gözükmek istemelerinin nedeni budur.
Anlaşılacağı üzere, HBDH sorunu, yiten önderliği yeniden
tesis etmekten çok daha önemli ve acil bir sorundur ki acilen “HBDH’den
çekiliyoruz” açıklaması yapılmıştır. Peki “önderlik
krizi” yaşarken, önderliğinin çoğunluğunu yitirmişken, HBDH’de imza çekme
iradesini nereden, kimden aldınız? HBDH’den imza çekmeyi, yiten önderliğin,
partinin ve örgütlü organların, Ortadoğu’da konumlanan güçlerin dahi haberi ve
onayı olmadan nasıl yaparsınız? Yine biliniyor ki Ortadoğu’da ki bu güçler
imzanın çekilmesine karşı bir duruş içerisindedirler. Buna karşın, yaşanılan “önderlik krizi”ne yeni bir “örgütsel kriz” neden yaratılmıştır? Burada ki amaç nedir? Tabi
ki imzanın çekilmesine karşı olunduğu bilinen Ortadoğu’da ki güçleri tasfiye
etmek, devlete “ittifakı bozduk” mesajı vermektir! Keza devlet de bu mesajı
hemen ertesi gün alacak ve medyasında “şer ittifakı bozuldu” diyerek yayın
yapacaktır.
“Eylül 2016” tarihinde “TKP/ML’den HBDH’ne ilişkin açıklama” başlığıyla
yaptığınız açıklamanın ardından, Ortadoğu’da konumlanan güçleriniz geri çekildi
ve HBDH
bileşeninden ayrıldı mı? Tabi ki ayrılmadı. Neden? Çünkü bu bildiriyi yazan
sizlerin sınıf, parti, devrim, program vs. ile değil de tamamen “irade benim,
beni tanıyacaksın” diyerek şef tipi bir hareket anlayışı taşıdığınızı ve
dayattığınızı ayrıca Kürt halkı ile dayanışma içerisinde olmayıp, şovenist
tutum içerisinde olduğunuzu biliyorlardı. İfade ettiğiniz üzere “önderlik krizi” yaşarken
bir de “örgütsel kriz” yaratmanız bilinçli bir adımdı. Çünkü
Ortadoğu’da konumlanan güçlerin tasfiye edilmesi, sizin bir klik olarak parti
iradesini ele geçirmenizin önünü açacaktı! “TKP/ML’den HBDH’ne ilişkin açıklama” bildirisinde
sıklıkla “dayanışmamız sürecek, ortak eylemler”e vurgular yapan beşinci
kolcular, Kürt halkıyla dayanışmayı YN’da oturup, Avrupa da müritlerine bildiri
yazdırarak yapıyorlar!
Bir “KP” düşünün ki alacağı karara parti kurumlarının ve
kitlesinin yanlış bulduğunu ve uymayacağını bilmesine karşın, MK adına öyle bir
karar alma hakkı olmamasına karşın karar alacak, uymayanları da tasfiye edecek!
Bu bir “KP”nin “MK”sının yapacağı bir iş değil, “KP”nin “MK”sı içine kadar
sızmış burjuvazinin beşinci kolunun işidir!
Bu kadar acil ve önemli sorunlar
varken gereklerin yapılmaması, aksine hiçbir aciliyeti olmayan HBDH’de imza
çekilmesi, bunun üzerinden tasfiyelere girişmek, örgütsel darbe almış, kaos
içinde ki bir hareket içinde yeni tartışmalar ve kaoslar yaratmak, toplumsal,
siyasal ve örgütsel enerjiyi boşa harcamak olduğunu görmemek apolitiklerin işi
olabilir. Ve siz sadece apolitik müritlerinizi kandırabilirsiniz! Uzun
yıllardır hakkınızda ki şaibelere, sorulacak sorulara, hesap vermemek için
partiyi parçalamanız ancak körlerin göremeyeceği bir gerçektir. Partide ki bu
parçalanma bu enerji ve zaman kaybı da kimin işine yaradığı çok açıktır! İşte
bu yüzden siz TKP/ML içinde sistem içi düşünen, sistem içi yaşayan, sistem
tarafından beslenen, her tülü ideolojik gıdasını oradan alan beşinci kol
kliklerisiniz.
Bu klik, açıklamaya “Krizimiz
darbecilik girişimi, komploculuk, tasfiyecilik ve devamında hizipçilikle
taçlanmış bir muhtevaya sahiptir.” diyerek
devam etmektedirler. Özünde yazdıkları suçları ve daha fazlasını yapan bu klik,
yaptığı açıklamalarla TKP/ML kitlesini manipüle ederek suçlarını örtmeye
çalışmaktadır. İllegal bir partinin çalışma prensiplerine uymayarak bölgeler
arası yazışmaları kuryelerden alıp yedekleyip, yeniden bir şey yokmuş gibi
yönlendirenler “komploculuğun” en âlâsını
yapmışlardır. HBDH’de imzanın çekilmesine karşı çıkan Ortadoğu’da konumlanan
güçlere karşı örgütsel tecrit içine almaya çalışarak “tasfiyecilik”in en âlâsı yapılmıştır. Yitirilmiş önderliğe
yedek üye atamayarak, önderliğin tesisi için uğraşmayıp, örgütsel krizler
yaratan, azınlıkta kalmış ve kendi içinde ki çatışmalardan dolayı karar verme
gücü ve yetkisi olmayan “MK” imzası kullanarak HBDH’de imza çekmek, bölgelere
tek-tek kendi müritlerini atayarak kilit noktaları tutmaya çalışmak “darbecilik girişimi”nin ve “hizip” çalışmasının âlâsıdır!
Açıklamalarında “Yurt Dışı merkezli hizip” diye tanımlayan ikk-online.org’a en doğru ve esaslı cevabı “TKP/ML’ya bağlı komiteler
ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama” başlığı altında “Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist
Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici
Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi” imzalarıyla açıkladılar. Bu
imzalardan gördük ki, ikk-online.org
“Yurt Dışı
merkezli hizip” diyerek kitlelere söyledikleri yalana devam
etmişlerdir. Yoksa, bu yalanı söyleyen ikk-online.org
ve yazarları gibi, yukarıda imzaları bulunan kurumlar da yurt dışına demiri
atmış oradan mı yazmaktadırlar?! ikk-online.org
ve yazarlarının Türkiye ile ilgi bir alakası olmadıklarını, Avrupa’nın
bilinen noktalarında oturup yazıp çizdiklerini çok iyi biliyoruz.
Devrimcilikten dem vuran bu kişilerin, devrimci sözcükleri ardı arkasına
sıralayarak kitleleri manipüle ederek desteğini almaya çalışmakta, sosyal
yaşamda olduğu gibi dijital alemde de devrimcilik değil lamerlik yapmaktadırlar.
Yani cin olmadan adam çarpmaya kalkmışlardır!
Kelime-kelime açıklamaya kalkarsak hacimli bir kitap
ortaya çıkacaktır. Bu yüzden yaptıkları açıklamada bir çok noktayı atlayarak
devam edelim;
“İLAN EDİYORUZ: “GYDK” İMZALI AÇIKLAMALAR, ÖRGÜTLENEN FAALİYETLER
PARTİMİZDE YEŞERMİŞ YURT DIŞI MERKEZLİ HİZİBİN ÇALIŞMALARIDIR. PARTİMİZ TKP/ML
DİSİPLİNİ, PARTİ İŞLEYİŞİ VE HUKUKUNUN DIŞINDADIR. YANİ BU OLUŞUM PARTİ DIŞI
KALMIŞ BİR HİZİP ÇALIŞMASIDIR. PARTİMİZLE ARTIK İLGİSİ KALMAMIŞTIR. YAPACAĞI
HİÇ BİR FAALİYET PARTİMİZİ BAĞLAMAMAKTADIR.” Diyorlar. Dedikleri gibi olduğunu
düşünelim. GYDK’yı önemsemeyelim. Ama yukarıda ifade ettiğimiz açıklamayı yapan
kurumları ne yapacağız? Onları da mı takmayalım? Mesela İŞİD gibi katillerle ve
onları besleyen başta T.C ve Katarla vd. güçlerle canlarını dişine katmış ağır
koşullarda savaşan “Ortadoğu Bölge Komitesi”ni takmayalım da, Türkiye gençliğinin
umudu olan TMLGB’yi
değil de YN’da oturmuş komplo teorileri geliştiren seni mi tanıyalım? Avrupa kitlesine on
yıllardır önderlik eden kitle örgütüne ve Enternasyonal Büroya değil de,
Avrupa’ya gönderdiğin ilkesiz, omurgasız siyasetten başka her şey yapan, Osmanlı
oyunları tezgahlayan, lüks içinde gezip tozan müritlerini mi tanıyalım? Siz
kimsiniz? Devrimci misiniz? Devrimci olmadığınız yaşam tarzınızdan, komplocu
tutumunuzdan, yöntemlerinizden, dağıtıcı, yıkıcı ve parçalayıcılığınızdan açık
bir şekilde ortadadır.
Bu kitleye müridiniz olması için çağırı yapıyorsunuz. Müridiniz
olmayı reddedenleri “parti dışı kalmakla” korkutmaya, sindirmeye çalışıyorsunuz!
T.C cumhurbaşkanı ile ne garip benzerlikler bunlar. O da “ya beni tanırsın, ya
bu diyardan gidersin, ya da sana yapacağımı bilirim” diyor! Yöntem de olduğu
kadar diliniz de çok benziyor birbirinize. Açıklamanıza dönelim, aynen şöyle
diyorsunuz; “parti
tarihimize geçecek olan bu hizip kalkışması”, “bu sınıfın benzer kalkışmaları”, “kalkışmayı geçersiz kılacak” vs. aynen böyle diyorsunuz. 15 temmuz için
açıklama yapan T.C’nin Başbakan ve Cumhurbaşkanı “darbe kalkışması” diyorlardı.
Dil, yöntem, yaklaşım ne kadar bir ve aynı! Bunun da bir “tesadüf” ile
açıklanmayacağını keza öyle olmadığını da çok iyi biliyoruz. Biliyoruz ki
siyasette tek-tek şeyler, bir bütünü ifade eder ve gerçeği ele verir! Sizin
gerçekliğiniz de uyguladığınız yöntemlerle, kullandığınız dil ile bir bütündür!
Bildirilerine “Bu anlamda bu hizip faaliyeti Sınıfsal temsiliyetini net bir
şekilde ifade etmek gerekirse; Şehir
Küçük-burjuvazisinin sağ kanadıdır.” Diyerek devam eden beşinci kol girişimi, YN’da kirada
dahi oturmayı kabul etmeyerek partiye ev aldıracak kadar “proleter”, müritleri
ise Avrupa’da toplu taşıma araçlarına adım atmayarak, özel araçlarla gezecek
kadar “emekçi” olduklarını iddia etmekteler. Ama Ortadoğu’da savaşan, Türkiye
de dişiyle-canıyla direnen ama kendisi gibi düşünmeyenler ise “Şehir Küçük-burjuvazisinin sağ kanadıdır.” Diyebiliyorlar. Utanmazlığın, pişkinliğin
bu kadarına pes doğrusu!.. Sizler yaşam tarzında olduğu gibi, düşüncede de
devrimci bir öğeye sahip değilsiniz. Devrimci insan her alanda üreten, yaratan,
geliştirendir. Sizler hangi alanda bir üretim içinde oldunuz? Ömrünüzde bir gün
olsun fabrikada çalışıp kol emekçisi mi oldunuz? Yahut Teorik bir kuram
geliştirip, teorik kitaplar, tezler, sentezler yazarak kafa-emekçisi mi
oldunuz? Hangisi olduysanız birini ispatlayın, tüm iddialarımızı geri çekip
kamuoyu önünde size özeleştiri yapacağız!
Biz sizi iyi biliyor ve tanıyoruz, asalaklığı,
üretimsizliği, tüketimi, bu partinin kaynakları ve değerlerini semirmeyi bir yaşam
tarzı haline dönüştürdünüz. Yine belirtiyoruz ki, bu suç size ait değil, siz
karakterinize, sınıfsal durumunuza, oradan aldığınız ideolojik gıdanıza uygun
davrandınız, davranıyorsunuz! Tüm bu suçlar, sizler gibi beşinci kolcuları
parti içinde hücre-hücre çöreklenmeye izin veren, devrimci uyanıklığı elden
bırakan, ilkesiz-disiplinsiz davranan parti kadrolarının ve sizi bunca yıldır
masaya yatırıp sorgulamayan TKP/ML’ye aittir! Siz kendi üzerinize düşenleri
yaptınız/yapıyorsunuz. Ama TKP/ML kendi üzerine düşenleri yapmadı, yapamıyor.
Bildiriyi yazan beşinci kolculara sormak lazım, “Şehir Küçük-burjuvazisinin sağ kanadıdır.” Dedikleriniz bu sağcılar Rojava’daysa,
siz neredesiniz Proletarya? Siz YN’da özel evlerde, vezir-i-azamınız ise Avrupa’da
özel araçlarla turlamakta, müritleriniz ise yine Avrupa da parti değerlerini
yağmalama çabaları içinde! “Sağcı” ilan ettikleriniz ise sıcak cephelerde! Önderimiz
Kaypaykkaya ilk bildirilerimizi kar ve tipi içinde Ho Chi Minh mağarasında
rüzgar altında, bıçak sırtında yazarken, sizler YN antik şehrine sırtını
dayayıp, yüzünü denize dönerek yazdığınız bildirileri, sanki Aliboğazında
oturmuş, silah çatmış gibi yazarak kitleleri kandırmaya çalışıyorsunuz. Bu
kişilerin YN’da oturup yazdıkları, Almanya-Avusturya-İsviçre arasında özel
araçlarla gezen vezir-i-azamın masalara yumruk vurup efelenmelerinin kocaman
bir tiyatro olduğunu biliyoruz.
Kendisine parti tarafından görev verilen sıcak bölgeye
gitmesi istenen kişilerden biri olan vezir-i-azam “bende kırılma var” diyerek
gitmezken, istifasını dahi veren kişiyken, bugün “sorumlu” olarak Avrupa’ya
atanıyor. Bu kişi Aymazlığa bakın ki Avrupa da toplantılarda masalara yumruk
vurup “irade benim” diyerek ahkam kesiyor. Yine sıcak bölgeye gitmesi söylenen
kişi ise “ben gitmem” diyerek gitmiyor (geçmişte düzen partilerinin içinde yer
alan, türlü sahtekarlıklar içinde olan kişidir bu) ayrılık durumunda, yaratılan
değerler ve olanaklara el koyabilmek için, mal paylaşımı yapılır gibi, stratejik
noktalarda “basın-yayın”da konumlandırılıyor! Bu ve daha onlarca kalitesiz ve
devrimci olmayan tutum, davranış ve alışkanlıklar içinde olanlar kitleye
“irademizi tanıyın” dayatması içindeler. İlk bildirimizde sorunların içte,
hesap sorarak, hesap vererek çözülmesine vurgu yaptık. Çünkü her iki tarafta soracağımız
hesaplar var. Bu kimseler bu hesapları ve daha nicelerini vermemek için en
basit kaçamağı parti bölücülüğünde bulmuşturlar. Herkesin bilmesini isteriz ki,
bu kişilerin hepsinin suç kayıtları tarafımızdan tutulmaktadır. Yeri gelir
hesabı sorulur. Bölüp-parçalayarak, zamana yayarak unutturacaklarını ve böylece
kurtulacaklarını düşünüyorlarsa hayal görüyorlar.
“Bu sınıfın temel özellikleri olan; barışçıl, sınıf uzlaşmacı,
legalist, kuyrukçu karakterini taşımaktadır. (…) Bu anlamda Siyasal niteliği; Reformizmdir.” Ve buraya aktarmakla bitiremeyeceğimiz
daha neler-neler diyorlar. Kısacası kıllarına gelen siyasal literatürde ne
varsa her şeyi ardı arkasına sıralamışlar. Bunlarla suçladıkları kimseler ve
komiteler Ortadoğu ve Türkiye’de, kendilerinin durduğu nokta ise Avrupa’dır! Bu
ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi? Sol-radikal söylemlerle siyasetten
anlamayan, kendiniz gibi koltuk düşkünü, geçmişte dizleri üzerine düşmüş ve
ruhsal, psikolojik olarak da hiçbir zaman ayakları üzerine kalkamamış kimselerden
oluşturduğunuz kliğinizdekiler inanır ve kendisini var etmeye çalışır. Bilimsel
düşünen, aklı başında siyasetten anlayan hiç kimse bu söylemlerinizin doğru
olmadığını, kuru ajitasyondan ibaret olduğunu görür.
“Partimiz TKP/ML önderlik kurumuyla, savaşın ve mücadelenin
merkez alanındaki örgütlenmeleriyle 8. Konferans’tan aldığı politik yönelim ve
irade birliğiyle gücü ve koşulları oranında sınıf mücadelesindeki görev ve
sorumluluklarının başındadır.” Diyerek bir başka yalanla kitleleri
kandırmaya çalışan beşinci kolcular, merkezi düzeyde Nisan operasyonuyla
önderlik yitimi yaşayan partinin kalan MK’sı içinde ki iktidar çatışmasından
kaynaklı yaşanan istifadan dolayı MK imzasının kullanılamayacağı bilinirken,
bunu gizleyerek MK imzası kullanarak kitleleri manipüle etmeye çalışmaktadır.
Bu konuda “TKP/ML’ya
bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama” başlığıyla yapılan açıklamada “Eylül 2016
tarihi itibariyle MK içinde yaşanan istifa nedeniyle parti tüzüğümüzün ilgili
maddesince MK iradesini yitirdiği için hiç kimsenin MK adına hareket etme ve MK
imzasını kullanma yetkisi kalmamıştır. Dolayısıyla bu tarihten itibaren MK
adıyla yapılan açıklamalar, atılan adımlar/alınan kararlar geçerli değildir!” diyerek
açıklık getirilmiştir. Sahtekarlık, yalan ve komploculukla devrimcilik
yapılmıyor, devrimci dinamikleri olan bir hareket parçalanıp, kitlesi birbirine
karşı düşmanlaştırılarak tasfiye edilmeye çalışılıyor.
TKP/ML’ye
Beşinci kol girişimi…
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, ikk-online.org’un başını çekenler ve müritleri TKP/ML içerisinde beşinci
kol çalışmalarının asları konumundadır. Bu hareketin kitlesini ilüzyonlamaya,
kendi dışındakini “düşman” olarak göstermeye çalışmaktadır. Buna da bu
hareketin kitlesinden başlanmış, birbirine hasım etmeye çalışmaktadırlar. “Partici,
devrimci, halkçı” maskesiyle yüzünü saklayan bu kliğin açıklamalarında onlarca manipülasyon ve yalana baş vurduğuna tanık
olduk. Gerçeğin yüzü açık, aydınlık, nettir ve devrimcidir. Bu kliğin yüzü
ise karanlıktır! Şaibelidir. Unutmayın
ki aydınlık karanlıktan güçlüdür! Kitleleri manipüle edip, karanlıkta
bıraktığınız yüzünüze er yada geç ışık tutacağız! Kitlelere gerçek yüzünüzü
zaman ve biz göstereceğiz.
Lenin yoldaş “Pratik,
teorik bilgiden daha üstündür, çünkü yalnız evrensel olmakla kalmaz, aynı
zamanda gerçeklik ile iç içedir” der. Biz sizleri iyi biliyor ve tanıyoruz.
Bu partinin inşasına hiçbir dönem bir tuğla eklemediniz, aksine gittiğiniz her
alanda yıkıcı, dağıtıcı, tasfiyeci bir pratiğiniz oldu. Bunları tek-tek
somutlayabiliriz. Hatta daha da ileri giderek, isterseniz Avrupa’da isterseniz
Türkiye’de müritliğinizi kabul eden bir avuç omurgasız kişilerin tek-tek hangi
süreçlerde nasıl tavırlar takındıklarını, zindanda, sorguda nasıl dizleri
üzerine çöktüklerini belgelerle açıklayabiliriz! Düzen partileri içinde yer
almış, onların ideolojileriyle yoğrulmuş kimselere dek uzanan çok “renkliliğe”
sahip bu kimseler, uzun yıllardır olumsuz duruşlarından ve verdikleri
zararlardan kaynaklı örgütlenmemiş, ancak bugün gıdalarını aldıkları yerlere
hizmet etmek için müritliğinize soyunmuş kimselerdir. Tesadüf değildir! Bugün
bu kimseleri açıklamıyoruz ancak müritliğinizi yapmaya, partiyi, parti
kitlesini düşmanca tasfiye etmeye devam ettikleri halde yarın açıklamayacağız
anlamına gelmez! Bu bir şantaj değildir. Aksine, zamanında üzerine düşün
sorumlulukları yapmayıp, partinin ilkelerine ve önderinin mirasına layık
olamamış, sahip çıkamamış kimselerin bugün kalkıp “partici” cübbesi giyerek, bu
cübbe altında parti dağıtıcılığını yapmasının bedeli olacaktır! Uyarıyoruz,
attığınız adıma, aldığınız nefese dikkat edin! Dizlerinin üzerinde düşmanına
yalvarmışlar, partinin ve halkın değerlerini düşmana vermiş, heba etmişler, bulundukları
her alanda partiye, parti kitlesine zarar vermişler, bugün kalkıp kitlelere
particilik yapmaya kalkmasınlar. Yeri ve günü gelir kimin ne olduğu belgelerle
kamuoyuna açıklanır.
Beşinci kolcular “partimiz içinde ortaya çıkan bu hizip çalışmasını PROLETARYANIN
SINIF ÇIKARLARINA tabi kılacak şekilde karşılayacağız.” Diyerek yüksek perdeden söylemlerine devam etmekteler. Oysa bir kişinin veya grubun devrimci olup olmamasının kriteri
ve mihenk taşı, kitlelerle olan ilişkileri, onlar içerisinde ki yeri ve önemi,
yaşam içinde ki duruşu belirler. Beşinci kol girişimcilerinin kitlelerle olan ilişkileri, hayat
içinde ki duruşları ve yaşamaları ortadadır. Kocaman bir hiç! On yılı aşkındır
TKP/ML’nin yönetimine çöreklenmiş bu oportünist tasfiyeci klik, bugün
operasyonlar yaşanıp, darbeler alınınca, kendisince beklediği koşullar
olgunlaşmış ve kendisini ‘iktidar-irade’ ilan etmeye kalkmıştır.
Türkiye Devrimci Hareketi içerisinde saygın
bir yeri olan TKP/ML’yi ise öyle bir aşamaya getirmiştirler ki, bugün Türkiye
proletaryası ve ezilen kitleleri, uluslar, azınlıklar açısından bir TKP/ML
ortada yoktur! Ortada çürümüş, hastalıklı bir yığın durmaktadır. Bu çürümüş
yığının şüphesiz tarihsel/yapısal nedenleri/sebepleri vardır. Yine geçmiş
önderliklerin kendi dönemlerine ait olumsuzluklarından, hata ve suçlarından günümüze
dek uzayan önemli payları vardır. Bu hareket tüm bunlardan ve tarihsel
prangalarından kurtulmayı beklemektedir. Bu hareket, önderimiz Kaypakkayanın
komünizm yönelimli ideolojik perspektifi doğrultusunda, siyasal programının ve
örgütsel yapılanmasını devrimci temelde yeniden inşa edilmesini beklemektedir. Aksi
taktirde bugüne kadar olduğu gibi tarihsel ve toplumsal gelişimin gerisinden
kalmaktan kurtulamayacaktır. Tüm bu aciliyetleri, geçmişten günümüze dek hayati
bir şekilde bekleyen bu hareket, ne yazık ki tüm bunlar hiçbir önderliği tarafından
karşılanmamış, bu klik tarafından ise sistemin arzuladığı şekle
dönüştürülmüştür! Beşinci kolun esas hedefleri önemli oranda yaşama
geçirilmiştir!
“ŞAN OLSUN PARTİMİZ TKP/ML’YE,
ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO’YA, TMLGB’YE!” sloganıyla bildirilerini sonlandıran
beşinci kolcular, dediğimiz gibi ilk sözleri ve son sözlerinde yalan söylemeye
devam etmişlerdir. “ŞAN OLSUN PARTİMİZ TKP/ML’YE,” dedikleri ve “MK” olarak
imza attıkları TKP/ML’yi fili olarak temsil etmemekteler. “ÖNDERLİĞİNDEKİ
TİKKO’YA, TMLGB’YE” dedikleri TİKKO’nun Ortadoğu gücü yaptığı açıklamayla bu
kimselerin açıklamalarını reddetmiştir. TMLBG yine aynı şekilde karşı bir açıklama
yapmıştır. İşte tüm bunlar bize ilk sözcüklerinden, son sözcüklerine dek büyük
bir yalan içinde olduklarını göstermektedir.
***
Gelelim “2 şubat 2017” tarihinde
yaptıkları “TKP/ML`ye bağlı Komitelerden açıklama: GYDK HİZBİNE KARŞI
TAVRIMIZDIR!” açıklamalarına! “Bir süredir partimizde yaşanan sorunlar gelinen aşamada kendini
örgütleyen bir hizip faaliyetine dönüşmüş durumdadır.” Deniyor.
Hatırlanacağı üzere önceki “Ocak 2017” tarihli açıklamalarında ise “Yurt Dışı merkezli bu hizip çalışması”
deniyordu. Dün “Yurt Dışı merkezli” denildi, karşılığında yukarıda ifade
ettiğimiz Ortadoğu, Türkiye, GB, vs. bir çok kurumdan açıklama gelince nasıl
olduysa 1 ay içinde “kendini örgütleyen
bir hizip” denilmeye başlandı. Ne garip değil mi? Adeta sahtekarlık
yapılıyor, kitlelere yalan söyleniyor, yalan olduğu kurumların yaptığı açıklama
ile ortaya çıkarılıyor, ama büyük bir pişkinlikle “kendini örgütleyen bir hizip” denilerek o kadar kurumu “hizipçi”
kendisini “parti-irade” ilan ediyor. Sormak lazım, Parti nedir? Partileşmek ne
ile nasıl olur? Bunca kurum sana tavır almışken sen hala bunca kuruma “hizip”
deme gücünü nereden alıyorsun? Sen kimsin?
Düşünün, bir KP adına “iç sorunlarınıza” dair kamuoyuna bir
açıklama yapıyorsunuz. Kendinizce “iç sorunlarınızı” uzunca yazıp, sona doğru
geldiğinizde ise “iç sorunlarınızla” alakası olmayan referanduma yer vererek, “Nisan ayında yapılacak Referanduma karşı
Partimizin merkezi önderliği tarafından belirlenen BOYKOT politikasını en geniş
kesimlere ulaştırmak için seferber olacağız.” Diyenlerin telaşını
anlıyoruz. Başkanlık sistemi özlemini yaşayanlar son hız bunun gelişimi için çalışmaya
kolları sıvamış durumdalar. Yoksa
sıklıkla buna vurgu yaparak bir yerlere mesaj mı veriliyor?! Radikal bir söylem
gibi duran Boykot, özünde kimin nereye hizmet ettiğinin de açık bir ifadesidir.
“Ocak” tarihli açıklamaları gibi “2 şubat” tarihli
açıklamalarında da onlarca yalan ve manipülasyon mevcut. Hepsini satır-satır
alıp çözümlemek son derece can sıkıcı ve bunca yalanı deşifre ederken,
yazanların yalanları deşifre edileceğini bilmelerine karşın pişkince yazmaları
işi hangi boyuta taşıdıklarının da bir ifadesidir esasen.
Yalan, bir karakterdir! Sürekli yalan söyleme hastalığına
tutulmuş bu kişilerin teşhisi Mitomandır! Bu kimseler gerçeği söyleyemez. Bu yüzden
gerçeklerin olmadığı tenha karanlık yerlerden yürürler.
“Gemiyi terk edenler
bellidir. Adres nettir, saflar berraktır.” Denilerek partinin kurumlarının hepsini hizipçi ve
“gidenler” olarak gösterirlerken, kendilerini de “Adres nettir” diyerek “irade” olarak dikte etmeye çalışıyorlar.
Bu açıklamanın altına atılan imzalar ise son derece düşündürücü
ve gülünçtür. Nedenimizi örneklendirelim: “İstanbul Komitesi” denilmiş. Altına
sıralanmış “İşçi Komitesi”, “DKÖ Komitesi”, “İstanbul kadın komitesi”,
“İstanbul Askeri komitesi”, “İşçi-semt komitesi” diye sıralamış. Tüm bu
sıralananlar en başta ismi yazılan “İstanbul Komitesi”ne bağlı komitelerdir.
Haliyle yalnızca “İstanbul Komitesi” imzası atılması dahi yeterlidir. Ancak
manipülasyon yapılacağı için liste kabarık olsun istenmiş.
İkincisi, ifade edilen bu komitelerin her birinin uzun yıllardır
işlerliği dahi olmadığını bu yapının sağında-solunda duran herkes bilir. İşlerliği
olmayan ismi var kendi ve pratiği yok “komiteler”in isimleri yazılarak
bildiriler yayınlamak bir algı operasyonudur ve bir sahtekarlıktır! Aksini
iddia edenler, kalkıp açıklasınlar faaliyetlerini. Mesela “İstanbul Askeri
komitesi” açıklasın son 3 yılda kaç tane eylem veya askeri iş yapmıştır?
Yaptıysa bunları kamuoyunda, iç yazışmalarda “faaliyetler raporunda” neden
göremedik? “DKÖ Komitesi” çıkıp İstanbul da bilmediğimiz kaç tane DKÖ’müz
varmış da onlara yön veriyormuş açıklasın. Bu DKÖ’lerden neden haberi yok
kimsenin? “İşçi Komitesi”nin hangi işçi eyleminin içinde olduğunu, grevlerde,
direnişlerde neden göremediğimizi açıklasın! Atılan imzaların hepsi büyük bir
yalan ve sahtekarlığın ürünüdür. İşlevsiz, niteliksiz, adı var kendi yok
komitelerle açıklama yapmanın varın adını siz devrimci demokrat kamuoyu koysun.
“twitter komitesi, facebook komitesi, instagram komitesi” imzaları ile yakında
bir açıklama daha yaparlarsa şaşırmamak gerekir! Anlaşılan ismi var cüssesi ve
pratiği olmayan komitelere daha çokça tanıklık edeceğiz. Bu hareket ve kitlesi,
tarihinde bu kadar bayağılaşmış, bu kadar sahtekârlaşmış bir klikle karşı
karşıya kalmamıştır.
Mevcut klik TKP/ML
içerisine sızmış Beşinci kol kliğidir. Ona bilinçsizce, kendince iyi
niyetli duran, taban yaratan, taraftarlık yapanları bir tarafa ayırarak, her
şeyi bilerek, farkında olarak bilinçlice taraf olan kimi soysuzlar, sosyal
medya üzerinden insanların bağlı bulunduğu ulusal kimliklere dek dil uzatarak
şovenist, ırkçı ve milliyetçi yönlerini ortaya koymuşlardır. Bu kliğin şefleri
HBDH karşısında Kürtlere karşı Türk şovenistliğini açığa vurmuş, tabanını
oluşturan bu soysuz kimseler ise “TKP/ML’ya
bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama”nın
ardından Ermeni ulusuna karşı şovenistliğini açığa vurmuşlardır. Bu kliğin şefi
de müridi de ırkçı ve şovendir!
Kamuoyuna deklare ediyoruz; Çeşitli milliyetlere mensup
devrimci dost ve yoldaşlarımıza karşı onların ulusal kimliklerini deşifre edip,
bunun üzerinden hesaplaşmaya kalkacak herkese dilimiz, tavrımız ve adaletimiz
sert olacaktır.
Deklare ediyoruz; Hiç kimseye emeklerimizi,
bedellerimizi, değerlerimizi yağmalatmayacağız. Bunları yapmaya kalkanları
gerektiğinde belgelerle, gerektiğinde pratikleriyle, gerektiğinde
ideolojik-politik olarak teşhir ve deşifre edeceğiz. Şuan yapmıyor oluşumuz,
yapmayacağımız anlamına gelmesin! Bilinsin ki, bu açıklamamızda yazılması,
kitlelerin bilmesi gereken onlarca noktanın olmasına karşın, güvenlik ihlali
içerdiğinden bir çok bölüm yazılmamıştır.
Deklare ediyoruz; TKP/ML içerisine sızmış bu Beşinci kol kliğini
tanıyın, itibar etmeyin, yanılıp, taban olanlar durumun ciddiyetinin farkına
varın. Yarın çok geç olacak. Bu kliğin gerçek yüzünü görmeden, bilmeden,
kendisine taban olan dürüst ve namuslu dost ve yoldaşlarımızı ideolojik olarak
beslendiği karanlığa sürüklemektedir. Farkına varın, beşinci kol faaliyetlerine
alet olmayın!
Partizan Kitlesi - “Bağlantısızlar Hareketi”
[1] Beşinci kol, fiilî müdahale ile ele
geçirilemeyen bir kitleyi ya da devleti propaganda, casusluk, sabotaj ya da terör yoluyla manevî etkiye maruz bırakmak suretiyle müdahaleye uygun hale getirmek ya da
fiilî savaş esnasında savaşı daha kolay kazanmak için yapılan her türlü manevî
yıkıcı çalışmadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.